İçeriğe geç

Artık ne zarfı ?

“Artık” ne zarfı? Türkçede “artık”ın işlevleri, tarihi ve güncel tartışmaları

Giriş: Bir kelimenin birden çok sesi

Artık” Türkçede birden çok görev üstlenir: isim (fazlalık, kalıntı), sıfat (fazla kalan), ama özellikle de zarf (edat değeri dışına taşmadan cümleye zaman, derece ve söylem yönü katması). Dilbilgisi kitaplarında en yaygın sınıflandırma “artık”ı önce zaman zarfı olarak ele alır; ancak gerçek kullanımlar, onun aynı zamanda derece/miktar zarfı ve söylem belirteci işlevleriyle de karşımıza çıktığını gösterir. Bu yazı, “Artık ne zarfı?” sorusunu tek bir doğruya indirgemeden, tarihi arka plan ve güncel dilbilim tartışmalarıyla birlikte yanıtlıyor.

Tarihsel arka plan: Dil devrinden günümüze

Osmanlıca dilbilgisi geleneğinde zarf (hal zarfı, zaman zarfı vb.) sınıfları Arapça nahivden esinle tanımlanırken, artık öncelikle “fazla/kalan” anlamıyla isim olarak kayda geçer. Cumhuriyet döneminde dil planlaması ve öğretim dilbilgileri (Ergin, Korkmaz, Aksan çizgisi) zarf sınıflarını yerelleştirip sadeleştirdi; “artık”ın bundan sonra, gayrı anlamlarını zaman zarfı başlığına yerleştirdi. Yapısalcı ve işlevselci yaklaşımların etkisiyle 1980’lerden sonra kullanıma dayalı betimlemeler yaygınlaştı; konuşma dilinde “Artık…” kalıbının metin örgütleyici/söylem belirteci rolü ayrıca tartışılır oldu. Günümüz Türkçesinde ise ders kitapları “artık”ı çoğunlukla zaman zarfı olarak öğretirken, dilbilim çalışmalarında çokdeğerli (polifon) bir öğe olduğu vurgulanır.

Temel anlam alanları ve örnekler

1) Zaman zarfı: “bundan sonra / artık değil”

“Artık”ın en yerleşik zarf değeri zamansaldır. İki kutupta çalışır:

Başlangıç/ileriye dönük: “Artık daha düzenli çalışacağım.” (Şimdi’den geleceğe uzanan yeni bir düzenin ilanı.)

Kesilme/sona erme: “Sana artık yazmıyorum.” (Sürekliliği bitirir; çoğu zaman olumsuzlukla eşleşir.)

Bu kullanımda “artık”, cümlenin zaman çerçevesini aniden değiştirir; bir dönüm noktası bildirir. Öğretimde “artık + olumsuz çekim” kalıbı özellikle alışkanlığın sonlanması anlamını pekiştirir: “Artık sigara içmiyorum.”

2) Derece/miktar zarfı: “yeter, epey, büsbütün”

Günlük konuşmada “Artık bu kadar soru yeter.”, “Artık çok geç.” gibi örneklerde sözcük, zaman göstermez; dereceyi ve eşik aşılımını bildirir. “Artık” burada “pek/çok/tümüyle” karşıtına yakın bir pekiştirme işlevi görür. Emir ve ünlemlerde vurgu artar: “Artık başla!”, “Artık sus!” Bu bağlamlarda “artık”, miktar zarfı olarak sınıflandırılır ve cümlenin duygusal modalitesini yükseltir.

3) Söylem belirteci (discourse marker): “peki, gelinen noktada, madem”

Konuşur dilde “Artık, toplantıyı kapatalım.” ya da “Artık ne yapalım, böyle oldu.” örneklerinde sözcük, tümce içi bir öğeyi değil, konuşmanın akışını yönetir. Dönemecin geldiğini haber verir; kimi zaman kabullenme ya da sonuçlandırma duygusunu taşır. Dilbilgisel sınıflar katı çizgilerle ayrılmadığından, bu tür kullanımlar kimi kaynaklarda “bağlaçsı zarf” diye anılır; ama teknik olarak “söylem belirteci” terimi daha açıklayıcıdır.

4) Soru ve karşılaştırmalı bağlamlar: “artık”ın gölge etkisi

“Daha artık hızlı koşamaz.” gibi cümlelerde “artık”, üst sınırın kapandığını bildirir; “ne kadar?” sorusuna yanıt zeminini hazırlar, ama doğrudan soru zarfı sayılmaz. “Artık mı, değil mi?” yapılarında ise aldığı vurgu, dinleyicinin beklentisini yoklar; bu yönüyle pragmatik işlevi belirgindir.

“Artık ne zarfı?” sorusuna kısa yanıt

Öğretim amaçlı düz yanıt: Öncelikle zaman zarfı. Ancak kullanım genişliğini hesaba katan ayrıntılı yanıt: zaman zarfı temel olmak üzere, bağlama göre derece/miktar zarfı ve söylem belirteci işlevi de üstlenir. Bu yüzden, cümlede nitelediği ögeye ve kurduğu ilişkisel anlama bakmadan tek etiket yapıştırmak çoğu zaman yetersizdir.

Güncel akademik tartışmalar: Sınıf mı, işlev mi?

Günümüzde tartışma iki eksende yoğunlaşır:

1) Kategori sabitliği: “Artık”ın sözlükbirimsel kimliği sabit midir, yoksa bağlamda işlevsel kaymalar mı yaşar? Kullanıma dayalı kuramlar, farklı yapılarda farklı görev üstlendiğini savunur.

2) Öğretimde basitleştirme: Okul dilbilgilerinin “zaman zarfı” etiketini öne sürmesi pratiktir; fakat yazma/konuşma eğitiminde söylem belirteci rolü öğretilmediğinde, öğrenciler metin geçişlerinde “artık”ın retorik gücünü gerektiği gibi kullanamaz.

Pratik ölçütler: Cümlede nasıl tanırız?

— Eğer cümle bir dönemeç anı bildiriyorsa (başlangıç/sona erme), “artık” büyük olasılıkla zaman zarfıdır.

— Eğer bir eşik aşımına, yeterlik/ölçü vurgusuna hizmet ediyorsa, derece/miktar zarfıdır.

— Eğer tümceyi değil konuşmayı örgütleyip “tamamlayalım, toparlayalım, kabullendik” gölgesi veriyorsa, söylem belirteci gibi çalışıyordur.

Örnekler (kısa bir derleme)

— “Artık sabahları erken kalkıyorum.” → Zaman zarfı

— “Seni artık aramıyorum.” → Zaman zarfı + olumsuz alışkanlık sonu

— “Artık bu kadar iş yeter.” → Derece/miktar zarfı

— “Artık, konuyu kapatalım.” → Söylem belirteci

— “Bu kadar masrafa artık katlanamam.” → Derece + sınır vurgusu

Sonuç

“Artık”, Türkçenin hem zaman örgüsünü hem de retorik akışını kurabilen anahtar sözcüklerinden biridir. Tek bir sınıfa indirgenebilecek kadar dar değil; bağlama duyarlı bir çok-işlevli öğedir. Dilin yaşayan doğasını göz önüne alarak, hem sınıf etiketlerini hem de kullanımdaki ince anlam ayrımlarını birlikte öğretmek en sağlıklı yaklaşımdır.

Kaynakça

TDK, Güncel Türkçe Sözlük, “artık” maddesi.

Ergin, Muharrem (2011). Türk Dil Bilgisi.

Korkmaz, Zeynep (2003). Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi).

Aksan, Doğan (1998). Her Yönüyle Dil.

Hengirmen, Mehmet (2005). Türkçe Dilbilgisi.

Günay, Doğan (2007). Metin Bilgisi (söylem belirteçleri bağlamında).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet mobil girişprop money